Ya hastalık dönerse?...

İlk darbeyi aldıktan ve bir şekilde sağ kaldıktan sonra, ince bir çizgi üzerinde yürümeye başlarız ve bir kaygı gelir içimize yerleşir;  "Ya hastalık tekrar dönerse?"

Bana göre, sırf bu kaygı bile hastalığı çağıran bir "gel" borusudur. Peki ne yapmalıyız?  

Kanser, sadece  fiziksel bir hastalık değildir. Beden, ruh ve zihnin (hep birlikte) hastalanmasıdır. Öyleyse, sadece ilaç alarak, kemoterapi alarak onun hışmından kurtulamayız. Bedenimizi, ruhumuzu ve zihnimizi topluca iyileştirmeyi öğrenmemiz gerekir.

Ben, naçizane düşüncelerimi aşağıda yazdım. Katkıda bulunur, deneyimlerinizi aktarırsanız çok memnun olurum. Belki böylece hem birbirimizden öğrenir, hem de bir kılavuz oluşturmuş oluruz.

Şimdi beden, ruh ve zihin için, kendi önerilerimi sıralıyorum.

Beden için :

1- Aldığımız gıdalara dikkat etmemiz gerekir.

Şekerden ve tuzdan uzak durun. Bizde yemekler normal tuzu ile pişiyor, fakat ben elimi tuzluktan çektim. Tuz kullanmak gerekirse deniz tuzu kullanın. Şeker bağımlısı olduğum için şekeri tam kesemedim, fakat azalttım. Şeker yerine geçen tatlandırıcılar çok zararlı, sakın ha. Onların yerine az miktarda şeker bile daha iyi. Bazen bal da kullanabilirsiniz. 
Et yerine balığı tercih edin, fakat kızartmak yerine fırınlayın. Beslenmenizi %80 sebze-meyva üzerine oturtmaya çalışın. 
Hazır meyva sularından, gazozlardan, kutulanmış içeceklerden uzak durun. Kışın, portakal suyunu sıkarak içebilirsiniz. Diğer meyvalardan da bolca yiyin.
Süt bizim için çok zararlı, uzak durun (Süt aslında bir vücut salgısı). Aslında gelişme çağındaki çocuklar dışında, içilmemesi gerektiğini bile düşünüyorum. Abartmamak kaydıyla yoğurt yiyebilirsiniz.
Özellikle kahveden uzak durun. (Kafein içeriyor) Çay ve çikolata'da da kafein var, fakat ben ikisini de kesemiyorum açıkçası. Abartmayın, yeter bence.

2-Bazı ek gıdalar ile bedeni desteklememiz gerekir.

Bunları burada uzun uzun anlatacak değilim, herkes bu konuda master yaptı. (profesör olanlar da var.) Fakat bence, insan canının ne çektiğine çok dikkat etmeli. Çünkü, vücut, ihtiyacı olan şeyi size yedirir. ancak bu "yeme isteğinin" kanser hücrelerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını ayrıştırmanız (en azından ayrıştırmaya çalışmanız) gerekir. Örneğin, bende daha önce hiç ilgim olmadığı halde, hastalandıktan sonra, acaip bir "kabak çekirdeği" yeme arzusu   oluştu. Önce bir anlam veremedim, fakat sonra kabak çekirdeğinin çok besleyici, vitaminler açısından çok zengin ve bağışıklık sistemine çok yardımcı bir gıda olduğunu öğrendim. Seziyordum, fakat anlamış oldum. Siz de vücudunuzu dinleyin. Size ne söylüyor dikkat edin. Bazı aldığınız gıdalar çok sağlıklı olarak bilinse bile, kendinizi iyi hissettirmiyorsa, almayın. Sırf biri çok faydalı diyor diye, tatsız tutsuz, iğrenç gelen gıdaları boşverin. 

Benim rahmetli yengem, kanser hastasıydı ve son günlerini tiksine tiksine brokoli suyu içerek geçirdi. Hiç bir faydası olmadığı gibi, eziyet haline dönüştü. Böyle bir şeyin faydalı olduğuna ASLA inanmam. 

Zerdeçal'a dikkatinizi çekmek isterim. Bolca tüketin. Ben baharat olarak, yemeklerle almaya çalışıyorum.

Canınız kuru yemiş çektiğinde, makul biktarlarda yemenizi tavsiye ederim. Tabii, doğal yöntemlerle hazırlananları. Kimyasallarla sarartılmış kayısılardan, hidrojen peroksite daldırılarak canlı gösterilen kuru incirlerden (evet, yapıyor vicdansızlar) uzak durun. 

3-Egzersizler ile bedeni canlı ve makul ölçülerde tutmamız gerekir.

Ben yoga yapıyorum. (haftada bir buçuk ya da üç saat). Sosyete falan da değilim, kıt kanaat geçiniyorum. Yoga'yı hem beden hem de ruh egzersizi olduğu için tercih ettim.  Fakat, başka biri yürümeyi, hafif sporları ve namaz kılmayı tercih edebilir, hiç de eksik olmaz.  Bu aralar, çok şişmanlamış olduğumu farkettim ve on kilodan fazla kilo verdim.  Fazla kilo ve aşırı yeme isteği hiç iyi değil. Yemeklerden tam doymadan kalkın.

4-Ağır iş koşullarına artık ayak uyduramayacağımızı anlamamız gerekir.

Para yok-dert yok. Ya da tersi. Yapabiliyorsanız ne ala. Bu prensip benim iyileşmeme neden oldu fakat çok parasız kaldım. Ya da, az para-az dert. Ben şimdi bunu oturtmaya çalışıyorum. 

5- Sevdiğiniz bir işi yapın. Bu bence çok önemli. 

Ruh için :

1- Kendimizi ve diğer insanları yargılamaktan vazgeçmemiz gerekir.

Uzun lafa gerek yok. Hasta olduğumuza göre, en büyük hasarı kendimize verdik demektir. Öncelikle kendimizi yargılamaktan vaz geçelim. Hastalığın bize çok öğretici bir ders olduğunu, dersimizi aldığımızı ve artık ona ihtiyacımız kalmadığını düşünmeliyiz. Kendinizi yargılamaktan, geçmişi düşünmekten, gelecekten korkmaktan vazgeçin. Bu günü yaşayın. Bunu söylemesi pek kolay, yapması ise pek zordur. Fakat bu konuda çalışsanız iyi olur. 
Başkalarını ise kendi hallerine bırakın.  Dünyaya nizam vermeseniz de olur, bırakın dağınık kalsın. Her şeyi o kadar iyi biliyorsanız, kendinizi kurtarın önce.

2-Sevmeyi ve affetmeyi öğrenmemiz gerekir.

Önce kendinizi, hatalarınızla sevmeyi öğrenin ve affedin. Sonra gerisi gelir. Kimse ile bozuşmayın, küsmeyin. Kırıcı, eleştirel tavırları bırakın. Anlamaya çalışın, uymuyorsa, yollarımız farklı deyip bırakın. 

3-Tevekkül'ü öğrenmemiz ve uygulamamız gerekir.

Ben artık öyle bir noktaya geldim ki, hayatı bir tiyatro oyunu gibi algılıyorum. Yaratıcının, hayatımıza karıştığını sanmıyorum. Doğa kendi kuralları içinde dönüyor. (Astroloji ile ilgili olduğumu bilenler , ne demek istediğimi daha iyi anlar.) Fakat hiç bir yardım isteğinin, karşılıksız bırakılmadığına da inanıyorum. 
Fakat hayatın bu akışını sezmek, ona uymak, bazı şeylere de (bırak olsun) demek gerekiyor. Bence çoğumuz, kimyasal faktörlerin yanı sıra, hayatın akışına uyamadığımız, fazlaca direttiğimiz, inat ettiğimiz için de hasta olduk. 
Kısacası, kendinizi rahat bırakın, yaratılışın muhteşemliğine ve mükemmelliğine inanın, teslim olun ve yardım isteyin. Hayatta keyif alacak da çok şey var. 

Her şey olması gerektiği gibi oluyor, varacağı yere varıyor sonuçta.

Zihin için :

1- Hastalık havasından çıkmamız gerekir.

Hastalığı düşünmeyin, işinize bakın.  Sürekli  medikal siteleri, yayınları okumaktan da vazgeçin. (Aslında bu blog, beni hastalığa bağlı tutuyor. Fakat, ben artık bunu bir borç ödemek şeklinde düşünüyorum. Aynı zamanda, bir günlük oldu, birilerine ışık tutatbilir. Söylediklerimde, yazdıklarımda ne kadar doğru ve haklı olduğumu hep birlikte göreceğiz bakalım. )

2-Öfke ve stress'ten uzak durmamız gerekir.

Çalışmayınca, en azından eskisi kadar çalışmayınca kendiliğinden oluyor bir kısmı.  Geri kalan için, özel çaba göstermek gerekiyor. 

3-Dua etmenin faydasına ve önemine inanıyorum. (Biçilen ömre saygı göstermek ve çok ağlayıp zırlamamak kaydı ile.) Ne durumda olursak olalım, her güne şükretmeliyiz.

Bunlara ek olarak :

1- Hastanelerden olabildiğince uzak durun.

Sadece ilaç yazdırmak için hastaneye gidin. Yanınızda anti-bakteryel jellerden taşıyın ve kullanın. Tuvaletlere girmeyin. Maske takmak ayıp değil, yanınızda maske olsun. Sağa sola dokunmayın.   Hastanelerin mikrop yuvası olduğunu unutmayın.

2- Doktorların söylediklerine karşı dikkatli olun. 

Çoğu çok iyi insanlar olmasına rağmen, ilaç endüstrisinin ağır baskısı altındalar. Gerçekten düşündüklerini ve bildiklerini söyleyip yazsalar, doktorluk yapmaları bile engellenir.  İlaç şirketleri çok güçlü. Bu nedenle, çok dikkatli konuşmak, çalışmak zorundalar. (Bazıları susmayı da tercih ediyor.) Bazıları da (azınlıktalar, fakat mesleğin adını kirletmeye yetiyorlar) çok tüccar olmuş, para için olmadık şeyler yapıyor. Gerçek doktorları sezeceğinizi tahmin ediyorum. Hastalar, kendileri ile konuşan, dertleşen, iyi iletişim kurabilen doktorları hayal ediyor fakat hem bu yetenek çok az insanda var, hem de yorucu ve yıpratıcı çalışma koşulları, anlayışsız hastalar ve hasta yakınları onları bezdiriyor ve uzak durmaya itiyor. Kulp'u biraz da kendimize takmalı ve onları da anlamaya çalışmalıyız.


3- Grip aşısı olmayın. Bu artık geçerl değil. 2015 sonbaharında grip ve zatürre aşıları (2 tane) oldum.

4- Nezle, grip olmamaya çalışın, fakat olursanız da dert etmeyin. buna tasalanmanız daha zararlı bence. Sadece yatın dinlenin. Ben bazı koruyucu önlemler de alıyorum. Hasta olsam da, diğer insanlar gibi bir süre süründükten sonra iyileşiyorum. Hatta bazen onlardan da önce iyileşiyorum, çünkü onlar gün boyu koşturmak zorundalar, dinlenemiyorlar.: Güncelleme: Nezle grip olursanız bol miktarda C vitamini tableti (günde 5 grama kadar) ve balıkyağı tableti için.

5- İlaç şirketlerinin derdi başka.  

Siz anladınız onu. Uzun lafa gerek yok. 
Mucizevi ilaç haberlerine de inanmayın. Mucize keşfedilse bile, eczaneye gelmesi en az beş yıl. Ayrıca, ömür boyu yutmanız, yani iyi bir müşteri olmanız gerekecek.


6- Değerler artış eğiliminde ise.

Hemen paniğe kapılmayın. Vücudunuzdaki başka hastalıklar, iltihabi durumlar ..vb.artışa neden olmuş olabilir. Genelikle de öyle olur zaten. Paniğe kapılmanız en kötüsü. Soğukkanlı olun. (hatta aldırmayın) Hastalığı daha önce inine soktuğunuzu, tekrar sokabileceğinizi düşünün. En kötü ihtimalle başka bir ilaç kombinasyonu ile yine kontrol altına alırlar.

Düzenli olarak ölçüm yaptırmak gerektiğini de ekleyelim..


Sağlıcakla kalın.

Yorumlar

  1. merhaba,
    nereye yazacağımı bilemedim,affınıza sığınarak buraya yazıyorum...eşim 2. nakli (allojenik) geçirdikten sonra herşey iyi giderken yine 70. gün civarında sol göğsünde çıkan minik bir sivilce, o sivilcenin ne olduğunu anlamaya çalışırken bir hafta içinde 5 adete yükselen ve hızla büyüyen kitlelerle hastalık geri döndü...ilginç olan yine ilik temiz yani hastalık baskılanmış görünüyordu. akabinde yine total tedavi (kemoterapi) ve ilkkez radyoterapi...yine normale dönen değerler ve eve dönüş..ancak ertesi gün anormal bir ishalle hastaneye geri dönüş...biz enfeksiyon zannederken gvhd denilen verici hücrelerinin saldırıya geçmesi olarak açıklanan bir hastalıkmış...beyin,deri ve sindirim sistemi kanın ulaşamadığı noktalar olduğundan oralara saldırı olurmuş...sonuç 15 gün damardan beslenme çok hızlı bir kilo kaybı...deride yaralar...ama şükür 5 gündür evdeyiz ve normal beslenmeye geçiyoruz yavaş yavaş...olumsuz şeyleri çok da paylaşmak istemiyorum aslında ama tecrübe iyidir mantığıyla yazıyorum...selda

    YanıtlaSil

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lenalidomid (revlimid)

Forum - 1

1-Multiple myeloma (myelom) ile tanışma